Kaş, doğal güzellikler, antik kentleri, muhteşem kıyılarıyla bambaşka bir coğrafya. Peki ya köyleri? Kaş’a gelip köylerini görmezseniz bu gezi biraz eksik kalır. Bunların içinde bir tanesi var ki daha önce gördüğünüz köylerden çok farklı. Kaleköy nam-ı diğer Simena işte Kaş’ta görebileceğiniz hem ilginç hem de çok güzel. Denizin kenarına kurulmuş, Simena antik kentinin mirasını taşıyan Kaleköy, Kaş gezinizde mutlaka eklenmeli.
Kaleköy, Kaş’ın en ikonik yerlerinden olan Kekova Adası’na bakıyor. Önü alabildiğine mavilik. Tepeye kadar tıpkı taraça gibi sıralanmış evleri, daracık sokakları çok şirin. Bu şirin sokaklarda dolaşırken her adımda karşınıza sonsuz bir Akdeniz manzarası çıkıyor.
Ana yollardan uzakta olduğu için köyün o eski ruhu hiç bozulmadı. Kaleköy’e karadan giden yol pek iyi durumda olmadığı için ulaşım uzun yıllar sadece teknelerle sağlandı. Kaş’tan kalkan günübirlik teknelerimize binerek Kaleköy’ü ziyaret edebilirsiniz.
Kaleköy Gezi Rehberi
Kaleköy, Antalya’nın batısında yer alan, Kaş ve Demre ilçelerinin arasında kalıyor. Antalya’ya uzaklığı 185 km. Kaleköy bulunduğu bölge Kekova olarak adlandırılıyor. Likya döneminde Dolichiste olarak adlandırılan adaya Kekova deniliyordu. Günümüzde, Demre ve Kaş arasında kalan Kaleköy, Üçağız, Kekova Adası’nın kapsayan körfez ve ana kara kıyıları coğrafyasını tanımlamak için kullanılıyor.
Her ne kadar Kaş ile anılsa da aslında Kaleköy, Demre’ye bağlı. Kaş’tan kalkan tekne turlarının en sevilen duraklarından biri olduğu için Kaleköy’ün Kaş’a bağlı olduğu sanılıyor. Hem Kaş’tan hem de Demre’den kalkan teknelerle Kaleköy’e ulaşmak mümkün.
Kaleköy tek başına bir köyden beklenmeyecek kadar güzelliğe sahip. Batık kentler, denizin içinde antik kalıntılar, köyün çevresinde birbirinden güzel kolar… Köyde hiç araç yok, rahatlatan bir sessizlik var, her köşe başında müthiş manzaralar karşınıza çıkıyor, havası tertemiz.
Köy, 1990’dan bu yana ‘Özel Çevre Koruma Bölgesi’ ilan edildi. 2016’da ise ‘Kentsel Arkeolojik Sit Alanı’. Kaleköy’de yapılaşmaya izin verilmiyor. Tek bir çivi bile çakmak yasak. Ev fiyatları ise hayli yüksek. Ülkemizin en pahalı köylerinden biri olduğunu söyleyebilirim.
Kaleköy’ü bir defa gelen tekrar gelip bu güzel köyü görmek istiyor. Köyü her yıl yurtiçinden ve yurtdışından çok sayıda turist ziyarete geliyor. Öyle ki müdavim olduktan sonra yerleşenler bile var.
Köyde iş ve sanat dünyasından ünlü isimlerinde evleri var. Rahmi Koç bunlardan biri. İş adamı Rahmi Koç, Kaleköy’ün en tepe noktasında yer alan, bir zamanlar medrese olarak kullanılan üç eski evi 1986’da satın almış. Oldukça büyük bir arazisi var. Kaleköy’e yerleşenlerin arasında Ali Dinçkök, Okan Tapan ve eski Kadıköy Belediye Başkanı Osman Hızlan, Erdoğan Demirören, Bilgin Demirören, gibi isimler de var.
Akdeniz’e doğru bir yarımada gibi uzanan köyde, 200 yıl öncesine kadar Türklerle Rumlar bir arada yaşıyordu. 1920’li yıllarda yapılan mübadele anlaşmasıyla Meis, Rodos ve Midilli adalarından gelenler oldu. Kaş ve Demre’ye yakın köylerden de gelip Kaleköy’e yerleşenler oldu.
Kaleköy 30 haneden oluşuyor, yaz mevsiminde nüfusu 120 kişi kadar. Halk kış aylarında balıkçılık ve tarımla geçimini sağlıyor, yaz dönemi ise turizm ile uğraşıyor. Nar, portakal, limon, zeytin yetiştiriliyor.
Günübirlik tekne turları ya da özel teknelerle köye geldiğinizde, açıkta demirleyip, küçük teknelere binerek ufak ahşap bir iskeleye yanaşıyorsunuz. Hemen sağınızda bir Likya Lahiti göreceksiniz. İskele boyunca bir kaç tane lokanta var. Deniz ürünleri ağırlıklı menüleri var, Akdeniz mutfağından nefis salatalar yapıyorlar.
Tepeye doğru çıkan dar sokaklara sıralanmış sade bir mimariye sahip, taş evler karşılayacak sizi. Küçük bahçelerinden portakal ve limon kokuları geliyor. İki ya da tek katlı yapıların hiçbiri diğerinin manzarasını kesmiyor. Köyün içinde küçük pansiyonlar ve butik oteller var, konaklamalı gelip birkaç gününüzü burada geçirmenizi tavsiye ederim.
Simena Antik Kenti
Kaleköy’ü diğer köylerden ayıran en önemli özelliklerinden biri şüphesiz Simena Antik Kenti‘nin mirasını taşıyor olması. Simena’nın tarihi MÖ 4. yüzyıla kadar uzuyor. Antik Kenti’nin adına ilk kez MS 1. yüzyılda yazılmış olan Romalı Gaius Plinius’un eserinde rastlıyoruz.
Likya birliğine üye olan Simena’nın ünlü yapısı iyi durumdaki Orta Çağ kalesi. Sahilden yukarı doğru çıkan patikayı takip ettiğinizde yol sizi kaleye kadar götürüyor. Bir dönem restorasyondan geçen kaleden izleyeceğiniz Kekova manzarası gerçekten büyüleyici. Antik bir kentin kalıntıları arasında önünüzde uzayıp giden masmavi bir denizi izlemek ancak Kaleköy’de yaşanacak bir deneyim.
Kaş-Demre arası gezinen tekneler önünüzden geçip gidiyor. Özellikle gün batmadan kaleye çıkarsanız, muhteşem bir gün batımı izleme fırsatınız olur. Kalenin içinde küçük bir tiyatro var 7 oturma sıralı ve 300 kişi oturabiliyor.
Kalenin arka tarafına doğru yürürseniz çok sayıda lahitin sıralandığı nekropol alanını da görebilirsiniz. Kaleden bakıldığında, köyün sol tarafında sahilde suyun içine gömülmüş Likya tipi lahitler, mendirek ve yapı kalıntıları rahatlıkla görebilirsiniz. Simena Antik Kenti yaz dönemi (1 nisan – 1 ekim) arası 08.00-19.00, kış dönemi (1 ekim – 1 nisan) 08.30-17.30 saatleri arasında ziyarete açık. Giriş ücreti 14 TL.
Üçağız
Üçağız, Kaleköy’ün 2 km batısında kalan küçük bir köy. Demre ilçesine bağlı bir olan Üçağız, Antalya’nın en batısında yer alan iki ilçesinden Demre ile Kaş arasında kalıyor. Köy Kekova’da doğal bir liman üzerine kurulmuş, Kaleköy’e nazaran daha az turistik bir yerleşim. Kaş’a uzaklığı ise 32 km, Demre’ye uzaklığı 20 km. Köyde 500-600 kişi yaşıyor.
Ana yollara yakın olmadığı için, kitle turizminden uzak kalmayı başarmış. Üçağız Kaş tekne turlarının rotasında olduğu için gelen turistlerin büyük kısmı deniz yoluyla gelip, köyde kısa bir zaman geçiriyorlar.
Limana yaklaştığınızda ilk göreceğiniz şey denizin içinde duran Likya kaya mezarları, köyün doğusunda başlayan Teimiussa Antik Kenti’nin kalıntıları var. Antik kentte, tepe üzerinde yer alan kaleyi, bugün denizin içinde kalmış bir sur parçasını, kentin doğu ucunda kayalara oyulmuş iskeleyi ve bir kaç tane lahiti görebilirsiniz.
Kekova
Kaleköy, Kekova bölgesinde yer aldığı için Kaş’tan ya da Demre’den kalkan tekne turlarına katıldığınızda, Kekova bölgesindeki pek çok koy, yarımada, adacık, batık şehir ve antik kentiyle tanışma fırsatınız olacak.
Kekova Adası, 4,5 km uzunluğu ve 500 metre genişliğiyle Kekova bölgesinin en büyük adası. Aslında Akdeniz’deki en büyük adamız da burası. Anakaraya paralel uzanan ada, Geçmişte Anadolu ana karası ile birleşikti. MS 2. yüzyılda yaşanan Patara ile Aspendos arasındaki coğrafyayı vuran şiddetli bir depremle, boğaz kısmı yerleşim yerleriyle birlikte suya gömülüp adaya dönüşmüş. Kekova Adası’nda yerleşim yok. Teknelerle etrafını dolaşırken batık kenti görebilirsiniz.
Kaleköy yakanlarında göreceğiniz Hamidiye Koyu, 20 haneli Hamidiye Köyü yakınında yer alıyor. Köy adını I. Dünya Savaşı sırasında buraya sığınan ünlü Hamidiye Zırhlısı’ndan alıyor. Rauf Orbay komutasındaki Hamidiye Kruvazörü, 1912-1913 Balkan Savaşı’nın en zor günlerde Yunan Donanmasını bölmek üzerine uzun süre donanmasıyla burada kalmış.
Gökkaya Koyu, Kekova’nın en sakin yerlerinden ve tekne turlarının en özel duraklarından. Geniş bir koy olan Gökkaya, dalgasız durgun deniziyle gerçekten de çok güzel. Bir yanında ana kara diğer yanında Kekova Adası ile çevrili. Mavi yolculuğa çıkan pek çok tekne burada demirlemeyi tercih ediyor. Gökkaya Koyu’nun doğusunu çevreleyen Asırlı Adası’nın arkasında ise devasa Korsan Mağarası var, tekneler içerisine kadar girebiliyor.
Aperlai, Kaleköy çevresinde görebileceğiniz bir Likya yerleşimi. Kekova’nın Kaş’a doğru uzayan kesiminde, Sıçak Yarımadası üzerinde yer alıyor. Burası da tüm Kekova’da olduğu gibi depremden etkilenmiş. Aperlai’nin bir kısmı batık şekilde suyun altında. Şnorkelle yüzerseniz batıkları görebiliyorsunuz. Demre, Kaş veya Üçağız’dan tekneyle ulaşım sağlanıyor.